Kelime şu:
وَٱضْرِبُوهُنَّ ۖ (vedribûhunne) ve kadınları dövün
Arapça'da bir fiilinin birden çok anlamı olabilir, bu normal bir durumdur. "DaRaBe" fiilinin temel anlamı: "vurmak/ dövmek"
Bu fiilin diğer anlamları ise: bırakmak, bulunduğu yerden ayrılmak, misal vermek, anlatmak...
Cümle içinden DaRaBe fiilinin diğer anlamını kullanmak için, fiilin önüne harfi cer konur.
Mesela ayetten örnek verelim:
Zuhruf 5: أَفَنَضْرِبُ عَنكُمُ
(e fe nadribu ankumu)
(sizi bırakalım mı?)
Fiilin burada önüne "an
(عَنْ)" harfi ceri gelmiş ve diğer anlamı olan
bırakmak anlamında kullanılmış.
Yani özetle, DaRaBe fiilinin diğer anlamının kullanılması için önüne harfi cer alması lazım.
Ama Nisa 34'deki kullanımında önüne harfi cer almamış. Cümle sonu kelimesi, yani cümle o kelime ile bitmiş. Buradan fiilin diğer anlamını kullanamayız, çünkü önünde harfi cer yok. Bu yüzden Nisa 34'de "dövün" diyor.
Bonus örnek daha vereyim:
Zümer 27: وَلَقَدْ ضَرَبْنَا لِلنَّاسِ
(ve lekad darabnâ li n-nâsi)
(ve andolsun biz anlattık insanlara)
darabnâ + li (harfi ceri) = biz anlattık
Burada da li harfi ceri ile "anlatmak" anlamına geliyor.
Şimdi mesele daha iyi anlaşılmıştır. Nisa 34'de fiilin önüne harfi cer yok. Dolayısıyla orada ilk anlamı olan "dövün" anlamını kullanmamız lazım.