En sevdiğiniz şiirler

Silicone Android Uygulaması

Akif

Gold Sample
Katılım
2 Nis 2021
Mesajlar
939
Çözümler
4
İfade skoru
4.549
Forumda içinde şiir geçen bir başlık bulamamak biraz üzdü. Edebiyatla ilgili bir bölüm bulamadığım için konu dışına açtım.
Benim en sevdiklerimden bir tanesini:

Zulmü Alkışlayamam

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?​
Mehmet Akif Ersoy

Çanakkale Şehitlerine​


Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!”
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,
Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakîkat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam ;
Atılan her Iağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre .
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sîs-i İlâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-i beşer ;
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedî serhaddi;
“O benim sun’-i bedî’im, onu çiğnetme” dedi.
Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi…
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.



Mehmet Akif Ersoy
 
Son düzenleme:

onatygt

Bronze Sample
Katılım
6 Nis 2021
Mesajlar
264
İfade skoru
527
Konum
Hayalindeki kırmızı Renault Laguna 1'in içinde.

Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından.

Nazım Hikmet


Şu anlık aklıma gelenler bunlar.
 

Haruki Murakami

Silver Sample
Katılım
30 Mar 2021
Mesajlar
664
İfade skoru
2.612
Konum
Muğla
Cemal Süreyya- Sayım
SAYIM


Ayışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni

Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni

Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni

Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni

Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni

Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni

En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni.


https://www.siir.gen.tr/siir/c/cemal_sureya/index.html
 

123456789

Platinum Sample
Katılım
29 Mar 2021
Mesajlar
1.996
Çözümler
28
İfade skoru
5.695
Konum
Baklava fıstık , baksana fıstık.
Geçmedi yare sözümüz
Yollarda kaldı gözümüz
Yere sürüldü yüzümüz
Böyleymiş karayazımız.

Çiçekler açılmaz oldu
Pınarlar içilmez oldu
Yar bize gülmez oldu
Böyleymiş kara yazımız.

Yalnız ona yar demiştik
Onda bir şey var demiştik
O bizi anlar demiştik
Böyleymiş kara yazımız.

Hey gönül gene bu gece
Kederim geceden yüce
Gel susalım beraberce
Böyleymiş kara yazımız.

Söz : Sabahattin Ali.
Müzik : Ahmet Kaya.
 

onatygt

Bronze Sample
Katılım
6 Nis 2021
Mesajlar
264
İfade skoru
527
Konum
Hayalindeki kırmızı Renault Laguna 1'in içinde.
Sen İnsansın-Atilla Kaya

Yangınlar alevinden geçip de gelen dost
Yanar olmuş yüreğin, nar olmuş lilisan
Sen insansın, sen insansın, sen insansın sen insan
Sen insansın hey lilişan sen insansın sen insan.

Ağır başlı kitaplar senin adına
En yiğit besteler seni söyler
Dünyada şarkılar misali yaşayansın sen
Sen insansın, sen insansın iki milyar cansın
Sen insansın hey lilişan sen insansın sen insan
Sen insansın hey lilişan iki milyar cansın.

Yangınlar alevinden geçip de gelen dost
Yelken gibi açılmışsın zalim rüzgara
Hey lilişan hey lilişan Gülmüşem ağlamışam
Bir tuhaflık olmuş olmuş Dünyanın hali...


Koru Kendini-Georgi Svejin

Kaldırınca tabancasını
Nişan almak için sarı saçlıya
Parıldayıverdi gözleri
Koru kendini
Kırlangıçlar uçuştular
Korkudan çığrışıp
Kanat çırparak koru kendini.

Hadi söyle bana müziği seversin sen
Nasıl çalar insan hapishanede
Ağrılardan, sızılardan sonra
Romatizmanın zincirleri kemirdi elleriyle.

İşte nişan aldı tam Kemanının üstüne
Iskalamaz iyi nişancıdır
Koru kendini
Ama teller gene şakıdılar
Doldular havayı titrek titrek hiç umursamadan.

Hadi söyle bana müziği seversin sen
Nasıl çalar insan hapishanede
Ağrılardan, sızılardan sonra
Romatizmanın zincirleri kemirdi elleriyle.

"Havasız bir delikte
Gıcırdayan somya üstünde yatakta
Yakalanmışsın berbat bir öksürüğe
Hih gel de şarkı söyle.
Ama yine de sarı saçlı adam
Devam etti kemanı çalmaya
Dirildi içimizde ölü düşler."

Bestekarları Ahmet KAYA'dır.
Bu mesajımda bu kadar. :D Umarım beğenirsiniz.
 

123456789

Platinum Sample
Katılım
29 Mar 2021
Mesajlar
1.996
Çözümler
28
İfade skoru
5.695
Konum
Baklava fıstık , baksana fıstık.
Sen İnsansın-Atilla Kaya

Yangınlar alevinden geçip de gelen dost
Yanar olmuş yüreğin, nar olmuş lilisan
Sen insansın, sen insansın, sen insansın sen insan
Sen insansın hey lilişan sen insansın sen insan.

Ağır başlı kitaplar senin adına
En yiğit besteler seni söyler
Dünyada şarkılar misali yaşayansın sen
Sen insansın, sen insansın iki milyar cansın
Sen insansın hey lilişan sen insansın sen insan
Sen insansın hey lilişan iki milyar cansın.

Yangınlar alevinden geçip de gelen dost
Yelken gibi açılmışsın zalim rüzgara
Hey lilişan hey lilişan Gülmüşem ağlamışam
Bir tuhaflık olmuş olmuş Dünyanın hali...


Koru Kendini-Georgi Svejin

Kaldırınca tabancasını
Nişan almak için sarı saçlıya
Parıldayıverdi gözleri
Koru kendini
Kırlangıçlar uçuştular
Korkudan çığrışıp
Kanat çırparak koru kendini.

Hadi söyle bana müziği seversin sen
Nasıl çalar insan hapishanede
Ağrılardan, sızılardan sonra
Romatizmanın zincirleri kemirdi elleriyle.

İşte nişan aldı tam Kemanının üstüne
Iskalamaz iyi nişancıdır
Koru kendini
Ama teller gene şakıdılar
Doldular havayı titrek titrek hiç umursamadan.

Hadi söyle bana müziği seversin sen
Nasıl çalar insan hapishanede
Ağrılardan, sızılardan sonra
Romatizmanın zincirleri kemirdi elleriyle.

"Havasız bir delikte
Gıcırdayan somya üstünde yatakta
Yakalanmışsın berbat bir öksürüğe
Hih gel de şarkı söyle.
Ama yine de sarı saçlı adam
Devam etti kemanı çalmaya
Dirildi içimizde ölü düşler."

Bu mesajımda bu kadar. :D Umarım beğenirsiniz.
Bu şarkıyı Ahmet Kaya çok güzel söylüyor.
 

onatygt

Bronze Sample
Katılım
6 Nis 2021
Mesajlar
264
İfade skoru
527
Konum
Hayalindeki kırmızı Renault Laguna 1'in içinde.
@GFYT, Katılıyorum. Hem bestelerinin kalitesi hem de bariton sesini çok iyi kullanarak dinleyene o duyguyu hissettiriyor. Annem ve babam sayesinde hem edebi hem de müzik aanında çok iyi insanları öğrendiğimden mutluyum.

Not: Ahmet KAYA kasetlerinin 3 tanesi hariç hepsine sahibiz. :)
 

123456789

Platinum Sample
Katılım
29 Mar 2021
Mesajlar
1.996
Çözümler
28
İfade skoru
5.695
Konum
Baklava fıstık , baksana fıstık.
@GFYT, Katılıyorum. Hem bestelerinin kalitesi hem de bariton sesini çok iyi kullanarak dinleyene o duyguyu hissettiriyor. Annem ve babam sayesinde hem edebi hem de müzik aanında çok iyi insanları öğrendiğimden mutluyum.

Not: Ahmet KAYA kasetlerinin 3 tanesi hariç hepsine sahibiz. :)
Çok büyük bir sesi var, zorlanmadan istediği tona geçebiliyor adam. Allah rahmet eylesin, ne diyelim.
 
KS
Akif

Akif

Gold Sample
Katılım
2 Nis 2021
Mesajlar
939
Çözümler
4
İfade skoru
4.549

onatygt

Bronze Sample
Katılım
6 Nis 2021
Mesajlar
264
İfade skoru
527
Konum
Hayalindeki kırmızı Renault Laguna 1'in içinde.

illedelinux

Silver Sample
Katılım
17 Nis 2021
Mesajlar
853
Çözümler
6
İfade skoru
4.646
Ağaç olmak isterdim

Gölgemde uyuyan insanlara
Yuva yapan kuşlara
Dalımda yaşayan canlılara
Ağaç olmak isterdim

Oksijen oluşturan yapraklarla
Üzerimde bal yapan arılarla
Sırtını bedenime dayayan yorgunlarla
Çam ağacı olmak isterdim.

Asırlardır yakıt olan
Tanelerimle sofrayı besleyen
Yeşili siyahı da vageçilmez olan
Zeytin ağacı olmak isterdim.

Kervanların kamp noktası
Gölgelerin hası
Yanı başımdaki suyun varlığı
Hurma ağacı olmak isterdim.

İlledelinux

10 dakikada yazdığım şiir ancak bu kadar olur:)
 

Gökkayahan

Gold Sample
Katılım
19 Nis 2021
Mesajlar
778
Çözümler
6
İfade skoru
3.680
Konum
ℓnx + c
Elhan-ı Şit'â

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi karlar
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar…
Ey kulûbün sürûd-i şeydâsu,
Ey kebûterlerin neşideleri,
O baharın bu işte ferdâsı
Kapladı bir derin sükûta yeri
Karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.
Ey uçarken düşüp ölen kelebek
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
Gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar;
Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ’şun üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervâze
Karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar
Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
Gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,

Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân! –
Son kalan mâi tüyleri kovalar
Karlar
Ki havada uçar uçar ağlar.
Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter…
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!
Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! –
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid…
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek.
Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!
Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar
Bir bâd-ı hamûşun Per-i sâfında uyuklar
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar,
Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân,
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân
Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun,
Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun.
Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök.
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:
Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi…

Cenap Şahabettin
 

Yiğit KAMURAY

Gold Sample
Katılım
30 Mar 2021
Mesajlar
824
Çözümler
3
İfade skoru
2.205
Konum
İstanbul / Maltepe / İdealtepe
Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
ve saçlarında
vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...
İçimde ikinci bir insan gibidir
seni sevmek saadeti...
Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti:
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
sıcak koyu bir karanlık...

Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazamak sana dair,
hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya...

Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

Ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinde,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Mutsuzluk gülümseyerek gelir, adıyla süslenmiştir;
Banliyor treninde rastladığımız.
Sınav saatini kaçırmış liseli kız,
Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!

Ey otobüssever ey troya yolcusu!
Anımsarsın günlerce konuşup durmuştuk.
O ib(ipekböceği) sesli kadını;
Birinin Grönland'ı olmaya hazırlanıyordu.

İki çay söylemiştik orada, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

----------------------------------------------

Bir mineli altın saat,
Bir altın köstek ve madalyon.
Bir roza maşallah,
On iki miskal inci.

Madalyonunu ve boncuğunu.
İttim içeri,
Gözlerimizin dibi karıştı.
Dağyollarının uzak dumanı gibi.

Ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutu.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

------------------------------------------------

Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm,
Yalnız işitme duyusu kalır ortada.
Asya kentleri yürür dururlar,
Höyükler burnumda hızma.

Uzakta dev bir damla: Pırıl pırıl pencap!
Tabanlarından kayıp duran sütunlar.
Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları:
Horasan uykusuna havlayan köpekler, buhara.

Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

---------------------------------------------
Daha ben ilk kazmayı vurmadan.
Elime gelen Karabitki'li testi,
Nefertiti'nin mutfağı sayılan yerde.
Koyu sır yeni hicret yollarını kesti.

Terimler eşekarıları sözcüklerin,
Acımasızdırlar, adsız ve sueldirler,
Önlerine katarak insan ve hayvan listelerini.
Sabah akşam kapınızın önünden geçirirler.

Fazıl hüsnü diyor ki, ne diyor fazıl hüsnü?
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

-------------------------------------------------

Aralık 1985'te o salonda.
Kişi nasıl kestirebilirdi ileriyi?
Siz, kazıbilimler, alınyazısıbilimler,
Geçsin yıllar geçsin, seneler gibi.

Olur mu anımsamamak onaltıncı Louis'yi.
14 Temmuz 1789 akşamı, louis,
Şöyle yazmamış mıydı defterine:
"Bugün kayda değer bir şey yok."

"Kehanet" adlı kısacık bir şiir buldum.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

-----------------------------------------------

Bilgisayar olarak kullanmış bir gölü.
Selçuklu'ya pragmalar taşıyan gazali.
Bir ilk aptallığı düğüm sayarak.
Yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış.

Bu yüzden önündeki ayna kırılır kırılmaz.
İntihar etti sayılmış tasavvuf ehli,
Yine bu yüzden doğduğu an.
Kaymaya başlamış osmanlı yıldızı,

Baktım yeri toparlıyor ayak izleri.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

--------------------------------------------
Gece bitkilerinden korkuyorum,
Hayır geceleri bitkilerden!
Gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır.
Bana açtığın her telefon.

İki kalp arasındaki en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman.
Ancak parmak uçlarıyla değebilen.
İki kol.

An ki fiskiyesi sonsuzluğun.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

-----------------------------------------

Helena kadar eski gidişin.
Atlas duvarına astığın zaten çarıklar.
Paris'te Matisse'i vurdular çıplak.
Aynı gözlerle baktığın mavi.

Karnını hatırlıyorum son sıcaklığın.
Soğuk bir aya bakıyorduk denizde yüzen.
Habersiz gülüyordun.
Annem de değildin üstelik.

Son çırpınışımdın sen insanlar arasında.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

-----------------------------------------------

Varamayan bir otobüs bekliyorum.
İstiyorum elmayla devrilen bir muavin.
Tabutunda çıkartılırken kapıdan.
Unuttuğu gözlüğünden bir yabancı gülümsesin.

Bir kapı arkası sözü veriyorum.
Bahar yeşil güz sarı bir etek altı beyazlığı.
Kışa hüzün vadediyorum.
İlkini tutamadığım biraz geç.

Metinler yazdım toplasan hepsini hiç.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

--------------------------------------------------

Kuyruğu kendisinden uzun pencerende.
Bir sincap gördün de duymadın.
Yorgundun belki akşamı karşılıyordu kuşlar.
Belki söylemedi adını almayı düşündüğün ay.

Sana ilk kehanetim karanlığa benzerdi.
Çorakta bir nilüferdi ilk şarkım.
Belki biliyordum hiç unutmayacağımı.
Hoyrat bir baba gibi çekip gitmek istedim.

Seninle geçen her anı bir ömre değiştim.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

-------------------------------------------------------
Binmeyi öğrendin mi huysuz bir ata.
Şehir değiştirmeyi öğrendin mi nedensiz.
Yıldızlar düşüyordu çoktan bir ölü.
Kefensiz pencerende hangisi bilmediğim.

Dolaşıyordum sokak sokak.
İzlerini aradığım bir mahallenin.
Çoktan gittiğin bir meriç akıyordu yanımdan.
Islak mimozalarında bahçelerinin.

Ben sana her şehirde biraz geç kaldım.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

--------------------------------------------------

Gölge ne severse kendini var edeni.
Kaçar ve korkarsa ışıktan.
Gene bir pus hatta belki gene sis.
Oysa düşünmez kimse siluetini.

Bir dere malikanesinde korkusuz.
Ellerini düşürdüğün pencereyi de buldum.
Siliyordun izlerini bütün kapılardan.
Kalıyordu bırakmayı önleyemediğin kokun.

Bana uzaktı her şey sana o kadar yakın.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
 

SMiralayS

Silver Sample
Katılım
16 Nis 2021
Mesajlar
412
İfade skoru
636
Son bahar yaprakları dökülürken içimden
Hazanı yaşarken bahar kokulu sabahlar da
Yüreğim üşürdü gözlerimden sel olup akan yağmurda
Sırıl sıklam ıslanırken ruhum
Solmuştu bahçemde ki tüm güller
Sen o bahçemdeki açan tek güldün
Sen adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun.
 

Bu içeriği görüntüleyen kullanıcılar

Silicone Makale

Yeni konular

Silicone YouTube

Top