Din, dinin ortaya çıkışı ve ortaya atılan teoriler

Silicone Android Uygulaması
DİN , genellikle olağanüstü ve ruhsal nesne ve unsurlarla biçimlendirilmiş çeşitli ayinler , uygulamalar , ahlak , dünya görüşleri , kehanetler , etik kuruluşlarından oluşan bir sosyo kültürel yapıdır. Dinler tarihine bakıldığında farklı kültür , topluluk ve bireylerde din kavramı farklı biçimlerde olduğu her çağda ve her dönemde zamanın genel olarak durumuna göre tasarlandığı görülmüştür . Arapça bir kökene sahip olan din sözcüğü , yol , hüküm , mükafat gibi anlamlara sahiptir

Ortaya Çıkış , Dinin nasıl ortaya çıktığı kaynağının ne olduğu hakkında kutsal kitaplardan başka herhangi bir belge yoktur . Bu bakımdan bilimsel metotlara baş vurarak dinin başlangıcı hakkında kesin bir şey söylemek asla mümkün olamamıştır . Bununla birlikte dinin kaynağını bulmaya çalışan farklı meslekler ve sosyal bilimler ortaya çıkmıştır . Elde ettikleri bilgilerle veriler itibariyle dinin başlangıcı hakkında yüzlerce teori ortaya koymuşlardır hatta bir dönemlerde bu teoriler Batı dünyasında kabul görmüş bilim dünyasınıda heyecanlı bir hale getirsede sonra bunların eleştirisi yapılıp tartışmalı hale gelmişlerdir.
Dinin kaynağı hakkındaki görüşler evrimci görüş ve vahiy temelli görüş olmak üzere iki başlık altında toplanmaktadır.

Evrimci Görüş , Dinlerin zaman içerisinde çeşitli sebeplere bağlı olarak (vahiy kaynaklı değil) ortaya çıkıp geliştiğini iddia eden görüşe denir . Evrime paralel olarak insanın kültür bakımından da değişim geçirdiğinin ispatlanması için çeşitli alanlardan bilim insanları çalışmalara başladılar. Antropologlar , etnologlar sosyologlar ve psikologlar arasından bazı bilim insanları dinin kökeninin ilkel hayat yaşayan ilkel kabilelerin din ve kültürlerinin incelenmesiyle bulunabileceği kanısındaydılar . Yeni Zelanda , Avustralya Afrika ve Asyada yaşayan bazı ilkel kabilelerin inançlarından hareket ederek dinin kökeni hakkında görüşler atmaya başladılar . Edward Burnett dinin başlangıcının animizim , James Frazer büyü , Durkheim totemizm olduğunu ileri sürdü . Yine aynı şekilde farklı bilim adamlarından farklı görüşler ortaya çıkmış . Bütün bu teoriler yaklışım tarzlarına göre psikolojik ve sosyolojik temelli teorilerdi . Bu teorilere göre insan tabiattan korktuğu veya cemaat şuurunu devam ettirmek istediği için dine yönelmişti ve bu teoriler bazı bilim çevrelerinde geniş kabul görmüştü. Bu bilim çevrelerinde dinin insan hayatından çıkmasının çok uzun zaman almayacağı kanaati hakim olmaya başlamıştı. Max Müller , 1878 de bu konuya dair " Her gün , Her hafta , her ay en çok okunan gazeteler din çağının geçtiğini inancın bir yanılsama ya da çocukluk hastalığı olduğunu, tanrıların bir insan buluşu olduğunun sonunda ortaya çıkarıldığını yazıyorlar şeklinde görüş belirtirken 1905'te Crawley, bilimle dinin karşıtlığını göstermek için din düşmanlarının kıyasıya bir mücadeleye giriştiklerini, dinin, mitlerin oluşturulduğu ilkel çağın bir kalıntısından başka bir şey olmadığı düşüncesinin her yerde yayıldığını ve ortadan kalkmasının sadece bir zaman sorunu olduğunu yazmıştı .

Vahiy Temelli Görüş , İnsanın ve dinin kaynağı hakkındaki evrimci görüş karşısında bilim insanları arasında vahiyci görüşü savunanlar da çıktı . Aslında Protestan bir rahip olan Wilhelm Schmidt , ilkeller arasında yaptığı etnolojik çalışmalardan sonra yayınladığı " Der Ursprung Der Gottesidee eserinde dinin ilk şeklinin Tektanrıcılık olduğunu savundu Filolog Max Müller dilbilimsel metotlarla tanrısal ilk vahye dayandırmaya çalıştı. Tanrı fikrinin tarihini ele alan Müller'e göre bu fikir, tanrının dünyayı yaratması esnasında ilk vahiyle başladı . İnsana yaşam nefesini üfleyerek tanrısallığın "sezgisini" yerleştirdi. Başlangıçta tanrı "insan ırkının bütün atalarına" kendini aynı tarzda bildirdi. Ancak insan, dil hataları nedeniyle bu tanrıya değişik isimler verdi. Zamanla bu isimlerin her birinin farklı tanrılara işaret ettiği yanılgısına varıldı. Böylece Çoktanrıcılık doğdu . Max Müller , Hinduizm kutsal kitabı olan Vedalar
üzerinde yaptığı dilbilimsel incelemelerle bunu ispat etmeye çalıştı. Müller'in asıl ortaya koymak istediği ise "bütün dinlerde, değişik dillerle ifadesini bulan şey, aynı tanrısal gerçek, aynı vahiydir." cümlesiyle özetlediği tespitiydi.

Dinin kökeninin tektanrıcı vahiy olduğunu savunanlar belli bir dinî inanca sahip olanlardır. Wilhelm Schmidt, Hristiyanlığın Protestan mezhebine bağlı rahip bir bilim insanıdır. Max Müller de inançlı bir Hristiyandır. Onun geleneksel Hristiyan anlayışından ayrıldığı nokta bütün dinlerin kaynağının aynı tanrısal vahiy olduğu anlayışıdır. Geleneksel Hristiyan anlayış, tanrısal vahiy dini olarak sadece Yahudiliği ve hristiyanlığı görmektedir Bu anlayışa göre Hristiyanlık Yahudiliğin bir devamıdır fakat Hristiyanlığın çıkışıyla Yahudiliğin hükmü kaldırılmıştır. Diğer dinler ise tamamen şeytan uydurmasıdır. Tanrının bu dinlerle hiçbir işi olmamıştır. Hinduizm de aynı yaklaşımı sergiler. Budizmin din anlayışı tamamen farklıdır . Budizm , tanrısız bir din olarak bilinir , ne kendini ne de diğer dinleri tanrısal vahye dayandırır

Kaynaklar
-https://tr.wikipedia.org/wiki/Din
-https://islamansiklopedisi.org.tr/din
-https://odatv4.com/dinler-nasil-ortaya-cikti-nasil-donustu-02022042.html#:~:text=DİNLER%20NE%20ZAMAN%20ORTAYA%20ÇIKTI&text=Ancak%20elimizdeki%20arkeolojik%20bulgular%20ve,önce%20ortaya%20çıktığını%20ortaya%20koymaktadır.
 

Ekli dosyalar

  • Pagan_religions_symbols_-_4_rows.png
    Pagan_religions_symbols_-_4_rows.png
    24,8 KB · Görüntülenme: 30
  • 225px-Ortodoks.gif
    225px-Ortodoks.gif
    67,1 KB · Görüntülenme: 43
  • 200px-Menora.svg.png
    200px-Menora.svg.png
    17,6 KB · Görüntülenme: 31
  • 220px-Aleppo_Codex_(Deut).jpg
    220px-Aleppo_Codex_(Deut).jpg
    31 KB · Görüntülenme: 27
Son düzenleme:

Bu içeriği görüntüleyen kullanıcılar

Silicone Makale

Yeni konular

Silicone YouTube

Top