Merhaba sevgili Silicone halkı. Bugün sizlere forumda alışık olduğunuz din konularından daha farklı bir şey anlatacağım. Anlatacağım şey kısaca müzik stream servisleriyle ilgili. Pek çoğumuz hayatımızın önemli kısmını fark ederek ya da etmeyerek müzikle geçiriyor. Ben bu yazıları yazarken dahi müzikle birlikteyim. Bu noktada da devreye stream servisleri giriyor.
Apple ile dijital kimlik kazanan müzik endüstirisi son 20 yılda kayıt bazında gelişemese de erişim konsunda inanılmaz yol kat etti. Yıllardır İnternette Youtube üzerinden dinlediğimiz şarkıları önceleri İnternet kafelerden elde ederdik. Sonraları Youtube dönüştürücülerinin Google'ın arama sonuçlarından kaldıracağı kadar nam salmasıyla birlikte buralarla edinir olduk. Bu müzikler bugün için kabul edilebilir minimum kalitenin de altında kalıyorlar artık. Teknik boyutuna birazdan geleceğim. Daha sonra ise ülkemizde Spotify'ın kullanımı yaygınlaştı, bilgisayarda ücretsiz olması özellikle ilgi odağı haline getirdi bu servisi. Spotify sonraları mobilde malum yolla ya da aboneliklerle dünya genelinde bir servis oldu. Bugün yüz milyonlarca üyelik, milyarları aşan dinlemelerden söz eder olduk. Peki buraya nasıl geldik? Kısa sorular ve kısa cevaplarla inceleyelim.
1) Müzik endüstrisi nasıl dijitalleşti?
2) Müzikler hangi formatlarda analog olmaktan çıkıyor?
3) Hangi servis, hangi formatı kullanıyor?
4) Hi-Res Müzik nedir?
5) ALAC nedir? Apple Music'e gelmesi neden önemlidir?
6) Gelecekte bu platformlar nasıl bir yapı kazanacak?
1) Müzik endüstrisi nasıl dijitalleşti?
2001 yılına gidelim. Zira bu yıl Apple, önemli ve 21. yüzyıl müzik endüstrisini baştan yazacak bir platformla karşımıza çıkıyor. Aşağıda gördüğünüz ekran iTunes'un bu yıldaki ana sayfası
OS X'in yanı sıra Windows'ta da kullanılabiliyordu ayrıca. Müzikleri, filmleri satın alarak arşivinize eklemenize imkan sağlayan iTunes, aslında bir iPod eşlikçisi idi. iPod'unuza arşivinizi aktararak dilediğiniz her yere müziğinizi taşıyor, müzik için kasetlere, vinil plaklara, gramafonlara, pikaplara, CD'lere ihtiyaç duymuyordunuz. Bu o gün için çağ ötesi bir hizmetti.
Yine aşağıda gördüğünüz şey ise iTunes ile satın aldığınız şarkılarınızı iPod'a aktarmanıza yardım eden ekran.
İşte müzik çalarların ve dijital müziğin doğuşu. Disketsiz ve çözücüsüz müzik böyle başladı.
2) Müzikler hangi formatlarda analog olmaktan çıkıyor?
İyi, güzel; bu müzikler dijitalleşti. Lakin kayıt alınırken, plaklara, kasetlere yazılırken müzik, yani sesler analog bir vaziyette yer almakta. Dijital ses en basit bir bilgisayar klasiği olarak sesi 0 ve 1 olarak saklar. Bunları 0 ve 1'e dönüştürmenin farklı farklı yolları vardır. MP3, OGG, AAC, FLAC, WAV, ALAC birtakım algoritmalarla sesi analog olmaktan çıkarır, bir ses sürücüsü tarafından çözülebilecek bir kodek yapısına büründürür. Bunu yaparken bazı formatlar seslerin kimi frekanslarını unutur; alan verimliliği, gerek duyulmama veya üstün kaliteyi oynatacak hoparlöre sahip olmayana da seçenek sunmak, unutmanın sebeplerindendir. Unutulmasını gerektiren unsurlardan birisi, bir başka konumdan alıntıladığım şu sebeptendir:
İşte bu düşünce insan kulağı için gereksiz seslerin analog kayıttan atılmasının doğuşudur. Ancak MP3 kusursuz değildir, insan kulağının duyduğu seslerin de kimilerini atmaktadır. Burada ise devreye yeni nesil modern kayıpsız formatlar girmektedir.MP3 çıkmadan önce farklı ses dosyaları da mevcuttu. Ancak bu dosya formatları, mikrofonun en geniş frekans aralığında sesi sıkıştırdıktan sonra kaydediyordu. Yani mikrofonun duyup da insan kulağının duymadığı aralıklar da veri olarak yazılıyor. Bu, o zamanlar için sınırlı olan boyutların, gereksiz şeylerle doldurulması demek. 1985'e değin bu frekansların yazılıp yazılmamasıyla ilgili tartışmalar sürerken Bishnu S. Atal adında bir Hint ses mühendisi Manfred R. Schroeder'ın teknolojik yardımlarıyla celp adında bir format geliştirdi ve aynı sesin (insan kulağının duyduğu aynı sesin) çok daha düşük boyutlarda saklanabileceğini gösterdi. celp formatının anlayışını devam ettirmeyen format ise kalmadı. Bugün son tüketici tarafından kullanılan hiçbir format, 20 Hz - 20 kHz aralığı dışında frekansları kaydetmiyor. Buna kayıpsız formatlar (WAV, FLAC, ALAC)** da dahil. Bu aralık dışındaki sesler, yazma esnasında geri dönmeyecek şekilde siliniyor. Yalnız bilimsel çalışmalarda farklı formatlarla kaydedilmeye devam ediliyor gerekli aralıklardaki sesler.
3) Hangi servis, hangi formatı kullanıyor?
Kısaca özet geçecek olursak:
Platform | Kalite 1 | Kalite 2 | Kalite2 |
---|---|---|---|
Spotify | 128 kbps OGG | 196 kbps OGG | 320 kbps OGG |
Deezer | 320 kbps MP3 | 16 ve 24 Bit Maksimum 96 kHz FLAC | |
Tidal | 320 kbps AAC | 16 ve 24 Bit Maksimum 44.1 kHz FLAC | 9216 kbps 24 Bit 192 kHZ MQA (?) |
Apple Music | 256 kbps AAC | 16 Bit Maksimum 44.1 kHz ALAC | 24 Bit Maksimum 196 kHz ALAC |
4) Hi-Res Müzik nedir?
Pahalı bir kulaklık aldığımızda karşımıza çıkan bu logo aslında logodan daha falzası. (biliyorum öyle bir kulaklığı alamıyorsunuz, bende de yok ) Yeni nesil dijital çağa ayak uyduran pikapların çoğu Hi-Res için yaratılıyor. Hatta benim 20 yaşındaki ses sistemim VX33 bile bir Hi-Res müzik oynatıcısıdır. Hi-Res'in açılımı şaşırılmayacağı üzere High-Resolution. Bu FLAC, WAV, ALAC gibi kayıpsız formatları sıradan bir telefondan ya da kulaklıktan farklı olarak, doğru bir şekilde çözebileceği / dinletebileceği anlamına geliyor.
5) ALAC nedir? Apple Music'e gelmesi neden önemlidir?
ALAC, Apple Lossless Audio Codec (Apple Kayıpsız Ses kodeki) kayıpsız veri sıkıştırmayı temel alan kusursuz bir format hedefi için Apple tarafından geliştirilmiş bir formattır. FLAC'ten farkı verinin sıkıştırmaya maruz bırakılmasıyla oluşturulmasıdır. Ancak FLAC'le ortak yanı ise sesin sıkıştırılmamasıdır. Yani bu format sesten ödün vermeden alanda verim amaçlar.
Spotify hegemonyasında 100 milyona yakın aboneyle müzik stream servislerinde varlığını sürdüren Apple, geçtiğimiz günlerde Apple Music servisine sıkıştırılmış AAC formatına ek olarak ALAC'i de getirdi. Makale sitemizden ilgili habere ulaşabilirsiniz:
Apple Music’e Dolby Atmos ve Kayıpsız ses formatı ALAC eklendi!
Peki bu ne anlama geliyor? Yazının en başında değindiğim şeye bir gidelim. 2001 yılında bir iTunes ile yön bulan dijital müzik sektörü bugün bu hamle ile farklı bir yola gidiyor olabilir. Zira bu kalitedeki müzikler, Tidal'in şimdilik benim tam olarak ne olduğunu kavrayamadığım ve tartışmaların odağında olan MQA altyapısını kullanmasını saymazsak, bu alandaki en yüksek kalite. Hem de en düşük fiyata, yani standart üyeliğe bile. Diğer tüm servisler Hi-Res için ek paketler, yüksek fiyatlar istemekteler. Spotify hariç.6) Gelecekte bu platformlar nasıl bir yapı kazanacak?
Gelişi bu açıdan bir öncü dedim çünkü ALAC'in Apple Music'e dahil olacağı haberleriyle çıkan ilk haber ne olmuştu?
Spotify da kayıpsız bir paket sunacak
Spotify bunu ek bir paket olarak sunacak, yani ek fiyat isteyecek. Ancak bu bugün için. Bundan 10 yıl önce nasıl hiçbirimizde HD monitör yoktuysa o şekilde Youtube'da HD video da yoktu. Bugün kulaklıklar ve telefonlar artık aksiyon içindeki günümüzün ayrılmaz parçaları ve inanılmaz bir yol kat ettiler. Artık bu telefonlar İnternet kafeden SD kartımıza MP3 yüklettiğimiz telefonlar değiller. Şahsen ben yaklaşık 10 yıl sonra stream servislerinde az önce saydığım düşük kalitelerin olmayacağını, standartların o koca rakamlar olacağını düşünüyorum. Çünkü zaten yıllardır şarkılar bu şekilde kaydediliyor. Ancak dinlenemiyor çünkü son tüketici teknolojisi henüz buna hazır değil. Artık 3 bin liralık bir telefonda bile Dolby Atmos'un yer aldığını düşünürsek, bu formatların standart olması önümüzdeki yıllarda pek de zor görünmüyor. Ve bunu geçtiğimiz hafta Apple başlatmış oldu. Artık 24 bitlik 192 kHz ALAC bile standart bir Apple Music abonesine sunulur oldu. Bunu önümüzdeki yıllarda diğer firmalardan da göreceğiz.
İyi forumlar, sağlıklı günler dilerim.
Son düzenleme: